Hayatım boyunca pazardan sebze-meyve alışverişi yapmayı sevdim. İşim gereği Anadolu’nun köyleri, kasabaları, şehirlerine gittiğimden görmediğim pazar çok azdır. Anadolu insanı her şeyin tazesini yiyor diye düşünüyorsanız kesinlikle yanılıyorsunuz. Anadolu’da her yörede ağırlıklı üretilen ürünler belli ve bunların en iyileri başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere satılıyor. Yöre halkı satılamamış ürünleri yiyor ve tabi artık her yerde açılan A101, BİM, Şok gibi zincir marketlerde satılan az çeşitte sebze-meyvesini alıyor, bu mağazalara haftanın belli günleri mal geliyor.

Yöresel pazarlarda kamyonların arkasında o da 5-6 çeşit olmak üzere dışarıdan gelen ürünler satılıyor. Fakat bunlar yöre halkına yetmez, artık biz tüketim toplumu olduk. Üretimde değil ama tüketimde Avrupa ayarındayız.
Eskiden Migros otobüsü İstanbul’da lisem olan Pertevniyal’e yakın bir yere gelirdi ve günleri belli idi. Artık bakkaliye ürünlerinde mobil araca ihtiyaç yok fakat sebze-meyve gibi taze tüketilme talebi ürünlerin önü açık. Büyük düşünün ve bu büyük araçlardan yüzlercesi için alt yapıya sahip olmayı hedefleyin. Bu araçların yüzlercesini yapıp işletin, insanlar sizin için çalışsın. Hepiniz kazanın. Bir iş yeriniz olsun. İnsanlar sizin için çalışıyorsa iş yeri sahibisinizdir. Siz çalışıyorsanız siz çalışansınız dır yani bir işiniz vardır.
İleride organik işine de girebilirsiniz ama şimdi insanlar taze, bol miktarda, rasyonel fiyatlardan kendilerine, ailelerine, çocuklarına yemekler yapmak istiyorlar.